on
Finansal İşlemlerinizin Topluma Etkileri
Click to view the English version of this article on Medium.
Piyasalarda işlem yapan oyuncuların motivasyonu kâr etmektir. Bu oyuncuların çok azı “bu yaptığımın topluluğumuza etkisi ne olur?” diye düşünür.
Yaptığı finansal işlemden dolayı vicdanen rahat hissetmeyen birisi, bunu açıkça anlatmayı tercih etmeyebilir.
Şimdi, bir spekülatör olan George Soros’un bilinen bir finansal işlemi üzerinden piyasayı anlamaya çalışalım.
İngiliz Sterlini’ni açığa satış (short)
1992’de Black Wednesday olarak bilinen günde George Soros, Quantum fonu aracılığıyla yüklü miktarda İngiliz sterlinini açığa satmıştır ve sterlinin değer kaybetmesiyle bu işlemden yaklaşık 1 milyar USD kazanmıştır [1]:
8 Eylül 1992 tarihinde fiyatı 2 olan GBP/USD, 16 Eylül’de 1.77’ye, Kasım ayında ise 1.5 seviyesine kadar düşmüştü.
Soros’un yapmış olduğu benzer işlemler de var [2]:
- 1997 Asya mali krizinde Tayland Bahtı’nı açığa satarak 790 milyon dolar kazanç
- 2012’de Japon Yeni’ni açığa satarak 1.4 milyar dolar kazanç
Bu yazıda İngiliz Sterlini’ne olan saldırıya bakacağız.
Bu işlemi açarken Soros, sterlinin aşırı değerli olduğunu, bu durumun sürdürülemez olduğunu ve İngiliz hükümetinin Avrupa Döviz Kuru Mekanizması’ndan (ERM) çıkacağını tahmin etmişti. 16 Eylül 1992’de, İngiliz hükümetinin ERM’den çıkmasıyla İngiliz sterlini sert düştü. Soros, bu işlemden sonra “Bank of England’ı batıran adam” (The Man Who Broke the Bank of England) olarak bilindi.
Soros, bir kitabında şöyle yazmış [3]:
1992’de sterlin açığa sattığımda, İngiltere Merkez Bankası işlemlerimin diğer tarafındaydı ve İngiliz vergi mükelleflerinin cebinden para alıyordum. Ancak sosyal sonuçları hesaba katmaya çalışsaydım, bu durum risk/ödül hesaplamalarımı bozacak ve başarılı olma olasılığım azalacaktı. Neyse ki sosyal sonuçları dert etmeme gerek kalmadı çünkü (bu durum) zaten ortaya çıkacaktı.
Soros, bu işlemi kendisi başlatmamış olsaydı bile olayın yine de yaşanacağını ileri sürüyor. Şimdi, 1999’da Soros’la yapılan bir röportajdaki bir soruya ve Soros’un cevabına bakalım [4]:
Soru: İngiltere’de bazı çevrelerce 1992 yılında sterlinin en aktif satıcısı olduğunuz için hala çok eleştiriliyorsunuz. Sterlini düşürerek İngiliz vergi mükelleflerine milyarlarca dolara mal olduğunuz söyleniyor. Finansçı Leon Levy gibi sizi savunanlar ise İngiliz hükümetinin sterlini dayanılmaz derecede yüksek seviyelerde tutmak için rezervlerini aşırı harcadığını, bunun da ihracatlarını çok pahalı hale getirdiğini ve ekonomilerini zayıflattığını iddia ediyor. Dolayısıyla sterlindeki düşüş sadece İngiliz ekonomisine yardımcı oldu. Siz de sterlinin her hâlükârda düşeceğine inanıyor musunuz?
Cevap: Evet. Ben doğmuş olsaydım da olmasaydım da düşecekti, bu yüzden pozisyonumuzun tamamen savunulabilir olduğuna inanıyorum. Piyasaların ahlak ile alakasız olduğuna inanıyorum. Sorun şu ki, (piyasalar) her zaman istikrarlı değiller. Sık sık aşırılıklara yönelirler. Bu nedenle piyasaların bir sarkaç gibi sallanmak yerine bazen bir yıkım topu gibi hareket ederek ekonomileri devirebileceğini söylüyorum. Asya’daki çöküşte ilginç olan şey, oradaki krizin ülkeden ülkeye farklılık göstermesiydi. Bazı benzerlikler tespit edebilirsiniz, ancak nedenlerin hiçbiri tüm ülkelerde mevcut değildi. Bazılarının çok fazla borcu vardı. Diğerlerinin bankaları zayıftı. Dolayısıyla birleştirici bir tema olması gerekiyordu ve bu da uluslararası finans sisteminin kendisiydi.
Özetle, Soros, piyasalarda sürdürülebilir olmayan bir düzen gördüğünde, bu düzenin uzun süre devam etmeyeceğini düşünerek bir finansal işlem yapıyor. Bu işlem, bir ülkenin merkez bankasını zor duruma sokabiliyor ve bu işlemin maliyetini o ülkenin vatandaşları vergileriyle ödemek zorunda kalabiliyor. Soros durumun farkında, fakat adeta “ne yapsaydım, öylece dursa mıydım” diyor.
Böyle bir durumda yapılabilecek neler var?
Kişinin kazancı | Devletin kaybı | Muhtemel sonuç | |
---|---|---|---|
Sorunu açıkça ilgili kurumlarla paylaşmak | 0 | 0 | Bozuk olarak süregelen sistemin (bu örnekte ERM) düzeltilmesi |
Soros’un yaptığını yapmak | 1 milyar dolar | 1 milyar dolar + güven | Piyasalarda şiddetli oynaklık ve güven kaybı |
Hiçbir şey yapmamak | 0 | ? | Başkaları benzer bir işlemi yaparsa, kazancı onlar elde edebilir (pek geçerli bir argüman değil) |
Siz olsanız ne yapardınız?
Soros’un işlemler yaptığı tamamen “kurallara uygun”. Sistemin izin verdiği ölçüde çeşitli finansal işlemler yaparak ülkelere bile zarar verebiliyor. Bu, sorunun kurulu finansal sistemlerde olduğuna işaret.
Regülasyonlar sorunu çözmez mi?
Short işlemlerini yasaklamak eski finansta mümkündü. Artık DeFi (merkeziyetsiz finans) uygulamaları var, bunları yasaklamak gittikçe imkansızlaşacaktır. Ayrıca, her düzenlemenin bir getirisi ve götürüsü var.
“Bir para birimine saldırma” konusunu detaylı araştırmak isterseniz, aşağıdaki soruların cevabını araştırabilirsiniz:
- Fixed exchange rate mi daha iyi, free-float mı? Genel olarak hangi sistemin nasıl faydaları vardır? Hangisi daha stabil? Hangisi saldırıya daha açık?
- Bir X ülkesinin yöneticisi olsanız, fixed exchange rate’i nasıl stabil ve saldırıya kapalı bir biçimde uygulardınız?
- CNY ile CNH para birimlerinin farkı nedir?
Şimdi, finansal aksiyonların toplumsal sonuçları meselesine daha uzak bir perspektiften bakmak istiyorum: bir topluluk parasını nereye koyarsa en iyi gelişimi sağlayabilir?
Gerçek bir örnek üzerinden gitmek istiyorum. Şu anda ABD harici bir yerde yaşayan birisinin, kendi ülkesinin banka hesabında bir miktar parası olsun. Bu parayla ne “yatırım” yapabilir?
Her seçenek için şunu düşüneceğiz: “Herkes bunu yaparsa, toplum ne hale gelir?”
- Parayı bankada tutabilir. Bankada (vadeli veya vadesiz) mevduat tutmak, bankanın kredi verme gücünü dolaylı yoldan arttıran bir finansal eylemdir. Toplumsal fayda, kredinin kime ve ne amaçla verildiğine bağlı değişir. Kredi, birinin yatırım amaçlı konut/döviz/altın/… alması için de kullanılabilir (toplumsal fayda yok), bir fabrikaya üretim amacıyla kredi olarak da verilebilir (fabrikanın bu krediyi kullanım çıktısına bağlı olarak toplumsal fayda olabilir).
- Altın veya gümüş gibi bir emtia alabilir. Herkesin parasıyla altın alıp kenara koyması ve fiyatının yükselmesini umduğu bir topluma uzaktan bakalım. Bu toplum ne üretir? Altınını kendi çıkaran bir ülke bile olsa, ortada bir üretim yok. Bu yüzden toplumsal bir fayda da yoktur.
- Bitcoin gibi bir kripto para birimi alabilir. Bir kripto paraya yalnızca paranın değer saklama fonksiyonunu sağlayan bir araç olarak bakılırsa, altından bir farkı olmaz. Fakat bir teknoloji yatırımı olarak bakılırsa, o zaman hisse senedi kategorisine daha yakın bir yerde olabilir. Tartışmalı bir konu, ama şu ana kadar pek bir fayda görünmüyor.
- Bankada USD tutabilir, veya USDT gibi bir stabilcoin alabilir, veya ABD hazine tahvili alabilir.
Bu konuyu biraz açmak istiyorum.
- ABD hazine tahvili alırsanız: ABD uzun zamandır hep cari açık veren bir ülke (1980’lerden beri). 100 üretip 103.2 tüketen, aradaki fark için borçlanan bir ülke (“İkinci çeyrek açığı cari dolar cinsinden gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 3,2’si oldu”) [5]: Daha basit ve net düşünürsek, ABD hükümeti büyük bir harcama yapacağı zaman, “parası yoksa”; merkez bankası para basabilir, borçlanabilir (tahvil ihracı yapar), veya vergi mükelleflerinin parasını kullanabilir. Ana konuya dönersek, ABD tahvili alan birisi ABD’nin borçlanma gücünü arttırır, ve ABD hükümetinin harcama kapasitesini de arttırır. ABD, sürekli borç para alıp parasını yediği halde borcunu aksatmadan ödeyen eski bir arkadaşınız gibi. Özetle, tahvil almak size para kazandırabilir ama toplumda bir değer artışına sebep olmaz.
- Bankada döviz tutarsanız: bankanın size döviz borcu olur. Likidite veya vade açısından sıkıntı yaşamamak için genelde bankanın kendisi de, kendi mali durumuna bakarak döviz alabilir. Bankada USD tutmak, aslında, dolaylı bir yoldan da olsa, “ABD’ye bedava borç vermek” anlamına gelebilir.
- USDT alırsanız: USDT, her zaman tam olarak 1 dolara çevrilebilmeyi vaat eden bir şirket olan Tether’in kripto parası. Bu şirket, sizin paranızla gider ABD hazine tahvili gibi faiz kazandıran enstrümanlar alır. Tether şirketinin varlığı hazine tahviliyken, yükümlülüğü ise sizin elinizdeki USDT’dir. Tether şirketi faiz kazanırken, USDT kullanıcıları bundan bir pay almaz. Aradaki fark, Tether şirketinin kârı olur.
- Hisse senedi alabilir veya kendisi şirket kurup buna yatırım yapabilir.
İşte tüm bu yazıda varmak istediğim nokta bu: hisse senedi, bir toplum için en iyi yatırım yöntemidir.
Neden hisse senedi?
- Yatırımcılar, hisse senedi alarak bir şirkete ortak olurlar. Şirket, yatırımları yeni projeler geliştirmek ve işini büyütmek için kullanır. Şirket ürün veya hizmet üretip satar. Yaptığı işlerden kâr eden şirketlerde herkes kazanır. Hisse senedi olan bir şirket başarılı oldukça; yatırımcısına ve girişimcisine hisse senedinin başarısıyla (hisse senedinde fiyat artışı ve/veya kâr payı), çalışanlarına (istihdam ve tecrübe sağlamasıyla) ve müşterilerine (rekabetin fiyata etkisiyle) kazandırır.
- Bir bölgede bir çokça para ve çokça şirket olsun. Bu para eğer bu bölgenin dışındaki bir yere gidiyorsa, bulunduğu topluma faydası yoktur. İdeal durum, bu paranın o bölgedeki şirketlere yatırım olarak gitmesidir.
Özetle:
- Finansal sistemlerin, özellikle de para birimlerinin, spekülatif saldırılara karşı dayanıklı bir şekilde geliştirilmesi esastır.
- Toplumsal refah için paranın akacağı en iyi yön hisse senetleridir.
[1] forexillustrated.com/trading-strategies-biggest-trades-soros/
[2] hedgethink.com/what-made-george-soros-the-worlds-richest-hedge-fund-billionaire/
[3] Soros, G. (2000). Market Values Versus Social Values. In Open society: Reforming global capitalism (sayfa 138). essay, PUBLICAFFAIRS.
[5] bea.gov/news/2023/us-international-transactions-2nd-quarter-2023